26 Ekim 2009 Pazartesi

BİR YABANCILAŞTIRMA HİKAYESİ

BİR YABANCILAŞTIRMA HİKAYESİ

TÜRKİYE'DE GAYRIMÜSLİM CEMAATLERİN VAKIF VE TAŞINMAZ MÜLKİYET SORUNU

DİLEK KURBAN KEZBAN HATEMİ

TESEV TÜRKİYE EKONOMİK VE SOSYAL ETÜDLER VAKFI

DEMOKRATİKLEŞME PROGRAMI


''Osmanlı döneminde nüfusun önemli bölümünü oluşturan Gayrimüslimler, özellikle 1915 Olayları ile 1923 Nüfus Mübadelesi sonucunda büyük bir nüfus kaybına uğramıştı.Birinci Dünya Savaşı'ndan galip çıkan Batılı devletler, kurulmakta olan cumhuriyet yönetimine, geride kalan az sayıda gayrimüslim nüfusu korumaya alması için baskı yapmış, Ankara Hükümeti'ni Müslüman olmayan vatandaşlarına yasal ayrıcalık tanımak zorunda bırakmıştır.

Netice olarak, Lozan'dan sadece üç ay sonra kurulan cumhuriyet yönetimi, sınırları içerisinde kalan gayrimüslim nüfusa oldukça gönülsüz olarak da olsa azınlık statüsü vermiş, antlaşmada tanınan hakları koruyacağına dair bağlayıcı yasal taahhütler altına girmiştir.

Yaşadıkları ağır nüfus kaybı sonucunda ekonomik güçlerini de büyük ölçüde yitiren gayrimüslimler açısından, Lozan'da edindikleri azınlık hakları,bu topraklarda yaşamaya ve kültürlerini,dinlerini ve dillerini yaşatmaya devam edebilmelerini sağlayacak bir can simidi olarak büyük önem taşımıştır. Ancak Lozan'dan çok kısa bir süre sonra ,devletin vermek zorunda bırakıldığı hakları uygulama niyetinin aslında olmadığı ortaya çıkmaya başlamıştır. 1926 tarihli Medeni Kanun'dan sonraki tasarruflar ve bir dizi yasa ve uygulamayla Lozan'da verilen haklar çeşitli istisnalara, sınırlamalara tabi tutularak budanmış,çoğu zaman uygulamada yararlanılamaz hale getirilmiştir.Bu durum,Yunanistan ile Türkiye arasında Kıbrıs krizinin yaşandığı 1960'lardan itibaren artık bir devlet politikası haline gelmiş,Lozan’ın ihlali değil antlaşmaya riayet bir istisna olmuştur.''


Ne yazık ki okuduğunuz alıntı bir gerçek...

Ben Gencay TUNÇ Ermeni asıllı T.C cumhuru, vatandaşı....

1)Ankara Hükümeti'nin Müslüman olmayan vatandaşlarına yasal ayrıcalık tanımak zorunda bırakılmış olmasını,
2)Lozan'dan sadece üç ay sonra kurulan cumhuriyet yönetiminin ,sınırları içerisinde kalan Gayrimüslim nüfusa oldukça gönülsüz olarak da olsa azınlık statüsü vermesini,antlaşmada tanınan hakları koruyacağına dair bağlayıcı yasal taahhütler altına girmiş olmasını,
3)Lozan Antlaşmasını ,bu topraklarda yaşayabilmek ve kültürümü,dinimi ve dilimi yaşatmaya devam edebilmek için bir can simidi olarak görmek ve ve bu nedenle Lozan'a sığınmayı;

Öncelikle bir T.C. vatandaşı ve insanlık onuru adına reddediyorum...Reddediyorum zira ben hiçbir hususta ve konuda ''zorunda bırakılmış olmayı'',''gönülsüz olarak da olsa azınlık statüsü kapsamına'' alınmış olmayı, sevdiğim topraklarda yaşamak,dinimi ve dilimi yaşatabilmek için devamlı olarak Lozan Antlaşmasına sığınmak zorunda kalmayı kabul edemem, kabul etmiyorum ve de kabul etmeyeceğim..

Ben sevdiğim topraklarda hür ve özgürce yaşamak,dinimi ve dilimi yaşatmak ,çoğunluk tarafından gönüllü olarak T.C vatandaşı olarak kabul görmek, asırlardır bu topraklarda yaşamını sürdürmüş olan atalarım ve şahsım adına gönülden arzu ediyor ve istiyorum.. Hatta fazlası ile hak ettiğime inanıyorum..

Bundan böyle yasal ayrıcalıklara tabi olmayan bir T.C vatandaşı, Cumhuriyetin ve Üniter devletin bir ferdi olarak algılanmak istiyorum.. Algılanmak ve algılandığımı hissetmek istiyorum.. Beni böyle algılayın ve bunu bana hissettirin, beni inandırın.. Bu inanç bana ve benim gibi düşünenlere yetecektir. Benim hiçbir başka ''AÇILIM''a ihtiyacım yok.. İhtiyacım olan açılım ''sevdiği topraklarda hür ve özgürce yaşamak,dinini ve dilini yaşatmak,çoğunluk tarafından gönüllü olarak Cumhuriyetin ve Üniter devletin bir ferdi olarak''algılanmaktan başka bir şey değil.. Bu açılıma isim aramayın ''TÜRKİYE AÇILIMI'' demek yeterli..Devletin vatandaşına dil,din, ırk, sınıf farkı gözetmeksizin açılması, yeniden vatandaşı ile bağlarını kuvvetlendirmesi,vatandaşını bir ebeveyn şefkati ile bağrına basması.. Sağı,solu,liberali,demokratı globalleşen dünyada globalleşmeyi kendi içimizde başaramazsak, Globalleşen Dünya'ya entegrasyondan bahsedebilir miyiz?

Ben sevdiği topraklarda hür ve özgürce yaşamak,dinini ve dilini yaşatmak,çoğunluk tarafından gönüllü olarak Cumhuriyetin ve Üniter devletin bir ferdi olarak algılanmak istiyorum...Lozan'sız!!

Gencay Tunç
Çay Boyu Mevkii no 1
Hacıahmetler Köyü
Mengen / Bolu

6 Ekim 2009 Salı

Bolu'da Tarım Dergisi / 8. Sayı - Temmuz Ağustos 2009

Konumuz Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Bolu Tarım İl Müdürlüğü yayın organı olan ve 2 ayda bir yayınlanan BOLU'DA TARIM dergisinin Temmuz Agustos 2009 aylarına ait 8inci sayısı..Ne olacak demeyin lütfen okumaya devam edin....

Bahse konu derginin Sahibi Bolu Tarım İl Müdürlüğü adına Bolu Tarım İl Müdürü pek muhterem MEHMET ALTUN...

Hani şu Mengen Hayvancılık Gıda Et Mamulleri Madencilik ve Turizm San ve Tic.A.Ş Yönetim Kurulu üyesi ve Genel Müdürü Gençay Tunç tarafından yazılmış olan 05.02.2009 tarihli İHBAR DİLEKÇESİ ve eki belgelerde Bolu Tarım İl Müdürü MEHMET ALTUN hakkında ileri sürülen iddiaların incelenmesi sırasında Bakanlık Müfettişlerince tespit edilen 657 sayılı DMK nın 125/B-a maddesinde belirtilen '''....kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde kusurlu davranmak..'' fiiline isabet eden eylemi nedeniyle KINAMA cezası ilşe tecziye edilen ...

Daha da ilginçi bahse konu derginin YAYIN KURULU üyeleri arasında diğer pek bir muhterem ALİ ŞENTÜRK'ün bulunması..
Hani şu Mengen Hayvancılık Gıda Et Mamulleri Madencilik ve Turizm San ve Tic.A.Ş Yönetim Kurulu üyesi ve Genel Müdürü Gençay Tunç tarafından yazılmış olan 05.02.2009 tarihli İHBAR DİLEKÇESİ ve eki belgelerde Bolu Tarım İl Müdürü MEHMET ALTUN hakkında ileri sürülen iddiaların incelenmesi sırasında Bakanlık Müfettişlerince tespit edilen 657 sayılı DMK nın 125/A-a maddesinde belirtilen '''....görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde ...kayıtsızlık göstermek veya düzensiz davranmak'' fiiline isabet eden eylemi nedeniyle UYARMA cezası ilşe tecziye edilen ...

Bu her 2 müstesna Beyefendilerden birinin Sahibi ve bir diğerinin de Yayın Kurulu Üyesi oldukları Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Bolu Tarım İl Müdürlüğü yayın organı olan ve 2 ayda bir yayınlanan BOLU'DA TARIM dergisinin Temmuz Ağustos 2009 aylarına ait 8inci sayısına gelin hep bereber bir göz atalım..

Bahse konu derginin 2nci sayfasında BOLU TARIM İL MÜDÜRLÜĞÜNÜN kocaman bir amblemi ,hemen karşı sayfasında 3ncü sayfada ise Bolu Valisi H.İbrahim AKPINARI makamında gösteren bir resim bulunmakta..

Lafı evirip çevirmeden burada vurgulamak istediğim hususu açıklayayım.. Sayın Valikik Makamının Bolu Tarım İl Müdürü MEHMET ALTUN hakkında gerek tarafımızdan gerekse BOLU Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanlığınca Valilik Makamına tevdi edilen Mehmet Altunla ilgili şikayetlerin yasal ve idari yönden detaylı olarak tetkik edilmesi talebini dikkate almadan bahse konu dilekçeleri cevaplamak üzere Bolu Tarım İl Müdürülüğü makamına havale etmesi..Böylece her iki Tüzel kişiliği bir şekilde KADIYI KADIYA ŞİKAYET ETMEYE mecbur bırakmış olması...Acaba neden?

Evet hal böyle olunca da Bolu Tarım İl müdürü pek muhterem MEHMET ALTUN Valilik makamına olan şükran borcunu ödemek için tabii ki Sayın Valinin resmini bahse konu Derginin SAHİBİ sıfatı ile derginin 3ncü sayfasına bastırtır..Benim resmimi bastıracak değil ya..Vıcık vıcık yağcılık kokan bu hareketin Valilik makamına olan şükran duygularının haricinde ( Valilik Makamınca idari ve yasal yönden tahkikat başlatılmamış olması sebebi ile) ÖRTÜLÜ bir Valim aman beni koru mesajı da olabilir mi ?? Yorumunu sizlere bırakıyorum..

Eğer Vali resmini derginin 3ncü sayfasında yayınlamak bir adet ve gelenek ise pek muhterem MEHMET ALTUN Tarım İl Müdürü olarak göreve başladığı 27.09.2007 tarihinden bu yana Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Bolu Tarım İl Müdürlüğü yayın organı olan ve 2 ayda bir yayınlanan BOLU'DA TARIM dergisinin kaç adetinde selef Vali Ali Serindağın ve halef Vali Halil İbrahim Akpınarın resmlerine yer verdi.. Pek Muhterem MEHMET ALTUN'un Bolu Tarım İl Müdürü olarak göreve başladığı 27.09.2007 tarihinden bu yana bahse konu dergi nin 8nci sayısının yayınlanmış olması ,bu derginin pek muhterem Mehmet Altun zamanında yayına girdiğini göstermekte..
Güzel bir yöntem.. En büyük mülki amirce tahkikata uğramamak için uygulanan akıllıca bir yöntem olduğu hususunda sizlerin kanaatinin ne olacağını merak ediyorum..

Yerçekimi kanununa istinaden hiçbirşeyin HAVADA kalmayacağı (Newton Kanunu) malum iken ,ben ağacı sallamaya devam edeceğim..ta ki çürük elmalar yere düşene kadar...